Sözleşmenin uyarlanması davası, yeni Türk Borçlar Kanunu m.138 hükümlerine göre açılması mümkün olan davadır. TBK m.138’in “Aşırı ifa güçlüğü” başlığı altında aşırı ifa güçlüğü ve sözleşmenin uyarlanması konusu düzenlenmiştir. Eski Borçlar Kanunu’nda bir borcun ifasının borçlunun sorumlu olmadığı sebeplerle aşırı derecede güçleşmiş olması halinde,bu durumun borca ne gibi bir etkisi olacağı belirtilmemişti. Yalnızca eser sözleşmesi hakkında bu konuya dair özel bir hüküm mevcuttu. Durumun farkında olan kanun koyucu yeni TBK ile sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan sorunları, sözleşmenin uyarlanması veya sona erdirilmesi sebebi olarak düzenlemiştir.
TBK m.138 hükmü, Türk hukukunda benimsenen pacta sunt servanda, yani ahde vefa ilkesinin istisnasını oluşturmaktadır. TBK m.138 hükmünün uygulanabilmesi ve sözleşmenin uyarlanması davası açılması için işlem temelinin çökmüş olması gerekmektedir. İşlem temelinin çökmesi ölçütü ise dürüstlük kuralı çerçevesinde belirlenecektir. Bu bakımdan aslında uyarlama davasında hakimin geniş takdir yetkisine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Aşırı ifa güçlüğü ve sözleşmenin uyarlanması, son dönemlerde ayrı bir önem kazanmıştır. Çünkü özellikle son aylarda Dolar ve Euro’nun artması, yabancı para borcu olanları zor duruma sokmuştur. Yabancı para borcu ve sözleşmenin uyarlanması konusunu ayrı bir başlık altında değerlendireceğiz. Linke tıklayarak ilgili makalemize erişebilirsiniz.
Sözleşmenin uyarlanması ve uyarlama davası şartları, borçlunun hakları, sözleşmeler hukukunun en önemli konularını oluşturmaktadır. Aşırı ifa güçlüğü durumunda ne yapılması gerektiği ve diğer sorularınız hakkında detaylı bilgi almak için mutlaka sözleşme avukatı ile görüşme sağlamanızı tavsiye ederiz.
TBK m.138 Uygulanması İçin Aranan Şartlar
Sözleşmenin uyarlanması için uyarlama davası açmadan evvel kanunun öngördüğü birtakım şartlar vardır. Aşırı ifa güçlüğü şartları mevcutsa uyarlama davası açılması, istenilen neticeye ulaşılması bakımından önem taşır. Böylece hakimin sözleşmeye müdahalesi gerçekleşebilecektir. TBK m.138’de belirtilen koşulları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Sözleşme kurulduktan sonra, sözleşmenin taraflarının edimleri arasındaki denge bozulmuş olmalıdır. Ancak bu bozukluk, borçludan sonuçları yüklenmesi istenemeyecek kadar büyük olmalıdır. İşte bu durum tam olarak “işlem temelinin çökmesi” şeklinde ifade edilmektedir. Eğer sözleşme kurulduğu esnada aşırı ifa güçlüğü varsa ve söz konusu durum taraflarca bilinmiyorsa, TBK m.138 hükmüne dayanarak sözleşmenin uyarlanması talep edilemez. Koşulları mevcutsa “yanılma” (TBK m.30 vd) hükümlerine göre sözleşmenin iptali sağlanablir.
- Aşırı ifa güçlüğü denilebilmesi için, tarafların edimleri arasındaki dengesizlik, sözleşme yapılırken öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenmeyen bir durumdan ileri gelmelidir. Örneğin; savaş, ekonomik kriz, devalüasyon bu duruma örnek olarak verilebilir.
- İfanın aşırı derecede güç hale gelmesine neden olan olgu, borçludan kaynaklanmamalıdır.
- Borçlu, borcunu henüz ifa etmemiş veya doğan haklarnı saklı tutarak ifada bulunmuş olmalıdır.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz şartların var olması halinde borçlu, hakimden aşırı ifa güçlüğü sebebiyle sözleşmenin uyarlanmasını talep edebilecektir. Sözleşmenin türüne göre borçlunun talebi de değişiklik gösterebilir. Örneğin; borçlu, edim yükünün azaltılması, vadelerin veya ifa tarzının değiştirilmesi yönünde talepte bulunabilir.
Aşırı ifa güçlüğü şartlarına haiz sürekli edimli sözleşme söz konusuysa ve uyarlama da mümkün görünmüyorsa sözleşmenin feshi yoluna gidilecektir. Bu halde sözleşme, ileriye dönük olarak sona erdirilecektir. Aşırı ifa güçlüğü ve sözleşmenin uyarlanması davası açmadan evvel sözleşmeler hukuku alanında çalışan avukat ile görüşülmelidir. Kanunda aranan şartların var olup olmadığı, nasıl bir hukuki yol izleneceği ve sürecin ayrıntıları, ancak sözleşme avukatından öğrenebilecektir. Ayrıca usulde hatalar yapılmaması ve dava sürecinin olabildiğince hızlı işlemesi adına mutlaka avukat desteği alınmalıdır.
Sözleşmenin Uyarlanması ve Borçlunun Hakları
Aşırı ifa güçlüğünün var olması halinde TBK m.138 borçluya iki imkan tanımıştır. Bunlar;
- Uyarlama davası açarak sözleşmenin uyarlanmasını istemek mümkündür. Uyarlama davası neticesinde eğer sözleşmenin uyarlanması mümkün değilse, sözleşmeden dönme hakkı kullanılabilecektir. Hakim, aşırı ifa güçlüğü nedeniyle açılmış uyarlama davasını takdir ederken dürüstlük kuralları çerçevesinde değerlendirme yapacaktır.
- Sözleşmeden dönmek mümkündür. Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere sürekli edimli sözleşme var ise bu halde fesih yoluna gidilecektir. Sözleşmeden dönme geçmişe; fesih ise ileriye dönük olarak sonuç doğuracaktır. Sözleşmeden dönme, sözlü olarak da gerçekleştirilebilir. Ancak tavsiyemiz, mahkeme yoluyla bu hakkın kullanılmasıdır. Bu halde hakim, öncelikle sözleşmenin uyarlanması şartlarının olup olmadığına bakacak; mümkün değilse sözleşmeden dönme yoluna başvurulacaktır.
Uygulamada uyarlama davası, farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Yabancı para borçlarının uyarlanması ve kira bedelinin uyarlanması, en sık karşılaşılan uyarlama davalarındandır. Yargıtay tarafından benimsenen sözleşmeye bağlılık ilkesinin (pacta sunt servanda) istisnasını oluşturan uyarlama davaları hakkında detaylı bilgi için sözleşme avukatı ile görüşülmesini tavsiye ederiz. Aşırı ifa güçlüğü ve sözleşmenin uyarlanması hakkında bilgi almak için iletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz.
Uyarlama Davası Açma Süresi
Uyarlama davası açma süresi olarak kanunda öngörülmüş herhangi bir süre mevcut değildir. Ancak tavsiyemiz; aşırı ifa güçlüğü içerisine düşmüş olan kişi hiç zaman kaybı yaşamadan dava açma yoluna başvurmalıdır. Uyarlama davasını zaman kaybetmeden açmak, maddi kayıpların yaşanmasına engel olmak adına büyük önem taşır. Uyarlama davası açma süresi, aşırı ifa güçlüğü ve uyarlama davası hakkında detaylı bilgi almak için iletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz.